27 May 2013

Duyarsız Monologlar - 3




Hikayenin sonunu da yayınlayabildim sonunda, eğer önceki bölümlerini okumadıysanız ilk bölüm ve ikinci bölüme bir tık ile ulaşabilirsiniz.


 
 
Çürüme bir hayli ilerledi. Bedenimdeki dönüşümü, yok oluşu fark edebiliyorum. Yanaklarımın, burnumun, kulaklarımın eriyip aktığını hissediyorum. Berbat kokuyorum. Tüm insanların tiksindiği o leş kokusu bu defa benim bedenimden yayılıyor atmosfere.

 
Bugün cansız halimle üçüncü günüm. Mahalleli penceremin önünde toplandı. Akıbetim hakkında fikirler yürütüyorlar! Camdan içeriye bakmaya çalışan çocukları kovuyorlar. Aralarından bir tanesi gerçeği tahmin edebildi. Sanırım içeri girmeyecekler. Bir gün daha bekleyip evin sahibini aramaya karar verdiler. Şimdi evlerinde, huzurlu sofralarında aileleriyle beraber akşam yemeklerini yemeleri gerekiyor.

 

Bu çocuklar da nerden çıktı şimdi? Bir onların tacizi eksikti. Aralık kalan perdeden içeri bakıp, o karanlıkta görebildikleri her gölgeyi cesede benzetip çığlık çığlığa kaçışıyor, birkaç dakika sonra en cesurlarının önderliğinde yeni bir korku metası yakalamak üzere geri dönüyorlar. Görüş alanlarının dışında olmama rağmen onları epey korkutuyorum.

 

Bitsin artık bu iş. Ne olacaksa olsun. Bulunmak istiyorum. Tek silahım kokum. Ne yapsam da tüm mahalleyi, tüm ilçeyi, tüm kenti kokuma boğsam. Boğsam da gelip bana bir son verseler.

 
Nihayet sevgili komşularım öldüğüme ikna oldu. Öğleden sonra ev sahibiyle birlikte birkaç kişi içeri girdiler. Etleri yol yol yarılmış yüzüme iğrenerek bakarken anlamadığım bir şeyler mırıldanıyorlardı. İçlerinden biri ağır kokuya dayanamayıp öğürerek dışarı attı kendini. Ayaküstü yapılan kısa bir müzakere cenaze masraflarını hiç tanımadığım komşularımın karşılamasının kararlaştırılmasına yetti. (Bu müzakerenin evin içinde para veya paraya dönüştürülebilecek herhangi bir değerli eşya olup olmadığının araştırılmasından sonra yapıldığını da söylemeliyim.) Rutin defin işlemlerinin tamamlanmasının ardından biri ev sahibim, dört kişi tarafından rahatsız bir tabutun içinde hediye edilen mezarıma taşındım. Bu esnada evin bir sonraki kiracısının daha özenli seçilmesinin gerekliliği konuşuluyordu. Tabuttan çıkarılıp bir kefenin içinde toprağa boylu boyunca uzatıldım. Aynı dört kişi avuçlarını açmış hocanın bir musiki dahilinde okuduğu duayı periyodik “amin”lerle tasdiklerken ben çürümüş bedenimin üzerine atılan serin toprağın ferahlatıcılığının tadını çıkarıyordum.

 

 

 

 

Hiç yorum yok :

Blogger Witget