10 Mar 2013

Rüyaymış



 
İyi uykular dünya, bu gece erken yatıyorum. Yorgun bedenimi aklımdaki sorularla yatağa seriyorum. Hayat çizelgeme bir çentik atan herkesi düşünmeye başladım başka bir işim yokmuş gibi. Artık çizgileri silinmeye başlamış olsa da o çizgiler orda kalacak, birer hatıra olarak iyisinden ya da kötüsünden. Acaba ne haldeler, ne yapıyorlar. Acaba onları incitmiş midir hayatlarından gidişim? Bazen neden bu soruları sorduğumu kendime tekrardan soruyorum.

Düşünürken odamın içinde gecelemeye başladım, sonra kendi kendime konuşmaya, sonunda kendime dönüp “Sen de hiçbir şey söylemiyorsun!” diye bağırdım. Ancak o zaman fark ettim artık bedenimde olmadığımı. Kendi bedenime bakıyordum, yatakta huzurlu bir şekilde uyuyordu. Sorgulamak yerine şansımı değerlendirmeye karar verdim. Hemen evden çıktım.

Ruhani bir haldeyken kim yürümek ister ki, nasıl olsa uçuyorsun. Ama ben yürüyordum. Başka düşünceler vardı bu defa aklımda. Bunu gerçekten istiyor muydum? Sonuçta hayatımın bir döneminden geldiler ve geçtiler. Artık onları görmek bana ne kazandırabilirdi ki? Ağır adımlarla havada gezelemeye başladım. “O halde ne yapacağım?” diye soruyordum kendi kendime. Sonra aklıma “O” geldi. Neden olmasın dedim. Ama bu defa uçacaktım, yıldız tozundan da hızlı. Çünkü şuan bile aklıma geldiğinde uçabildiğimden. Hem ruhani hem aklımda o varken yerçekimi hiçten fazlası değil benim için.

Evimden kilometrelerce uzağa uçtum. Yüksek dağları, hatta karları aştım. Sislerin içine daldım. Uçmak… Çok eğlenceliydi. Sonun da geldim bu şehre, deniz kokan, yaşlı şehre. Nerde oturuyordu ki, hiç bir fikrim yoktu. Aramaya başladım, oradan oraya uçarak. Bir işe yaramayacaktı, biliyordum. Yaptığımın ne kadar ahmakça olduğunu ancak o zaman anladım. Onu da görmek istemezdim ki şu anda, nasılsa göreceğim, acelem ne? Peki, o halde, neden bu gece bedenimi terk etmiştim, bir anlamı olmalıydı bunun.

Üst düzey gizli dosyalara ulaşmak? Ölmüş bir akrabamı ziyaret etmek? Aklıma hiçbir şey gelmiyordu ya da o kadar zeki değildim sadece saçmalıyordum. Sahil şeridinde oturmuş, ayaklarımı sallıyordum. Yanıma biri oturdu, dönüp baktığımda onun da bir ruh olduğunu gördüm. Şaşkınlıktan aptala dönüp tek kelime edemedim. “Ne yani, bunu sadece sana ait bir güzellik mi olduğunu düşünmüştün?” dedi yaşlı amca. Hayır aslında konu bu değildi, başka bir ruhla karşılaşmayı beklemiyordum. Sonra topladım kendimi, “Hayır, sadece dertlerime gömülmüş durumdaydım. Birinin beni fark edeceğini düşünmemiştim.” dedim. Yaşlı adam bana uzun uzun baktı. “Sorguluyorsun, ilk defa mı geldi başına?” dedi. Evet anlamında başımı salladım. Gözlerini uzaklara dikti ve bir süre sonra yüzü gülümsedi. “İlk seferimi hatırlıyorum da, onu hiçbir şeye değişmezdim. İlkler önemlidir, bunu unutma evlat. Bir düşün bakalım, her gün nerde olmak istiyorsun ama olamıyorsun?” dedi. İşte bir anda her şey açıklığa kavuşmuştu. Yaşlı adama teşekkür edip hemen yola çıktım, yine uzun bir yolculuk olacaktı.

Ne kadar garip, her şeyi düşündüm, herkesi. Ama kendimi düşünmemiştim. Gerçekten nerde olmak isteyeceğimi. Bunu düşündüğüm anda sanki bütün dünya bana yolu gösteriyordu. Hiç bilmediğim yollardan hızlıca geçiyordum. Yolları bilmesem de, gideceğim yeri hiç ama hiç bilmesem de, nereye gideceğimi biliyordum. Sonuçta her şey mübahtı o an benim için. Yolları aştım, sokakları, caddeleri ve işte buradaydım. Olmak istediğim yerde. Hep yanında olmayı, destek olmayı istediğim kişinin yanında. Yalnız başına ağlarken, kimse yokken yanında ben de yanında olamamıştım. Yanına oturup onu izlemeye başladım. Güneş doğmak üzereydi. Vaktimin olmadığını biliyordum. Bu yüzden son olarak kulağına eğilip “Korkma, artık yanındayım.” dedim. Yanağına bir öpücük kondurdum ve sonra, dışarı çıktım.

Uçmaya başladım yine, sonra birden durdum. Artık uçmuyordum, düşüyordum. Çırpındım, bağırdım, ama yine de düşüyordum. Sonunda yere çarptım ve yataktan düştüm. Neler olduğunu anlamaya çalıştım, etrafıma baktım ve gülümsedim. Sadece bir rüyaymış…
Belki de bu yüzden düştüğümüz rüyalarımızın başını değil de sadece son, düşüş kısmını hatırlıyoruz.

5 yorum :

Ogaybende dedi ki...

çok güzel, eline sağlık. ne güzel olurdu bilinçli bir şekilde bedeni terk edip dolaşmaya çıkmak :)

Unknown dedi ki...

Yaşlı amca kısmında tüylerim diken diken oldu niye bilmiyorum. Garip bir his bürüdü içimi.
~
Belkide ruhumuz gerçekten olmak istediğimiz yerde oluyor bedenden habersiz, bilirsin astral seyehat dedikleri şey. Belki kontrolsüzce yaşıyoruz ama sadece rüya sanıyoruz.
~
Veee herkesi düşünüp, kendimizi zerre düşünmediğimizi anlatan çok güzel bir yazıydı. :) Eline, yüreğine sağlık :*

fatih amorf dedi ki...

@OGBD'cim aynen dediğin gibi güzel olabilirdi. En azından uyku halindeyken bir kaç saatliğine özgür olurduk istediğimiz yere gidebilme zevkini tadardık ama damağımızda kalırmıydı tadı bilemiyorum orasını..

@Vişneciğim, beğenmene çok sevindim ve mesajı aldığını görmek de sevindirici. bu arada astral seyahat filan derin mevzu onlar boşver ;)

ot insan dedi ki...

"Belki de bu yüzden düştüğümüz rüyalarımızın başını değil de sadece son, düşüş kısmını hatırlıyoruz." Çok güzel yazmışın. Vay canına. Ama özellikle alıntı yaptığım kısıma bayıldım. Düşerken uyanmak. Bir zamanlar sık sık bu durumda bulurdum kendimi.

fatih amorf dedi ki...

teşekkür ederim yorumda farklı yüz görmek mutlu edici.. Sayende yazımı bir daha okudum. Düşerek uyandığım uykularla boğuştuğum bi zamandı. İnsan her rüyasında intihar eder mi buhranının çıkardığı bi yazı :)

Blogger Witget