29 Mar 2013

Muska Yazmak İstiyorum Sana



Muska yazmak istiyorum sana! Hani şu sofuların yazdıkları cinsten… Katlandığında üçgen bir şekil alır mı bilmem ama sana en şans getirecek kelimeleri bir araya getirmek istiyorum. Tek tek deneyerek bütün kombinasyonlarını harflerin, bütün şekillerini resmederek beyaz bir zemin üzerine, en güzel, en umut verici cümleleri yazmak istiyorum sana, en sihirlisinden…

Ve fakat sofularınki gibi mutluluğu bir Tanrı’ya ya da ister şarklıların ışıktan yapılmış, isterse de garplıların şu bilindik beyaz kanatlı başının hemen üzerinde bir çember taşıyan meleklerine bağlamadan… Hiçbir kutsal imgeye gerek duymaksızın, yalnız ve yalnız senin yüreğinde bulunan umuda dayanarak… -Yalnız ve yalnız senin yüreğine-  En güzel kelimeleri bir araya getirmek istiyorum seni mutlu edebilmek için. Bugüne dek hiç yazılmamış kelimeleri bulup çıkarmak Pandora kutusundan Zeus’un.

Kısacası bir muska gibi olmalı yazdıklarım, sana şans getirmeli. Yanında taşımalısın her vakit. Üzüntülü bir anında çıkarıp okuduğunda bütün elemini unutturmalı, belki gülümsetebilmeli yazılanlar. Yoksa mutlu kılmayan bir yazı neye yarar ki? Harfler harf olmaktan kurtulamaz, kelimeler anlamsız kalır sıkışıp kalıbında…

Sana yazmak cesaret isteyen bir iş her şeyden önce. Düşünsene bütün bu yazılanlar, bütün bu kara harfler birer birer göz göze gelecek senin o bakmaya cesaret edemediğim -içine gecenin en parlak yıldızlarını saklamış- gözlerinde. Ve bu kara harfler yirmi dokuz değişik şekli ile sıralanacak art arda en dikkat çekici hâli almaya çalışarak, dayanabilmek için bakışlarına.

Sensiz hep bir şeyler eksik hayatta, sensiz eksik gece, düşlerim olduğundan kısa ve eksiktir bütün yazılanlar… Zira bu tek boyutlu düzlem üzerinde bir kelimeyi ya da cümleyi okunurken güzel kılmak, anlamlı kılmak… Hatta saman kâğıdı bir roman sayfasında söz gelimi, okuduğu güzel bir kısma uyguladığı gibi altına bir çizik attırabilmek, güzel cümleleri ezberlemeyi seven meraklı bir okuyucunun yaptığı türden… Zor iş, hele de sana yazıyorsa, anlatmak istediğini anlatması insanın.

Mesela telefonları da yetersiz buluyorum bu noktada. Duygu, elektron gibi fiziğin en maddesel kavramıyla ne kadar taşınabilir ki? Zaten kaçımız beğeniriz kulaklıktan fışkıran oldukça değişmiş sesimizi ya da bir kayda alıp dinlediğimizde? Ne kadar çirkin gelir kulağa kendi sesimiz. O yüzden insan ne anlatmak istiyorsa, ilkin karşısındakinin gözlerine bakmaya cesaret edecek, ardı sıra da anlatmak istediklerini tek tek söyleyecek, ses tonunu en hoş cinsten yapmaya özen gösterip. Bütün bunları yapamıyorsa bile, onun karşısında olmayı şans sayacak, yani en dibe vurduğu bir anda gidip duracak kapısına, bir şiirde şairin dediği gibi ille de ille böyle olacak.

Yapamıyorsa eğer bütün bunların hiçbirini -benim gibi- o zaman harflerin gizemli bir hâl almasına çalışacak ve saklanarak bütün bu yazdıklarının arkasına. O bunları okurken izlemek keyfini yaşayacak, sevgilisini bir Tanrı gibi, fark edilmeksizin. Metnin arkasında durup öylece gerçek hayatta anlatmak istediği ne varsa, anlatmış olmanın verdiği rahatlıkla ve hatta nerede ne tepki vereceğini görerek sevgilisinin -en doğal tepkisini- neresinde olduğunu bulabilecek, böylece kendi romanının… Kapanmış bir romanın okunmayı bekleyen kahramanı gibi sabırla bekleyecek, o andan sonra yanında beliriveren karanlıkla birlikte. Karanlığa alışmalı çokça, zira aşkla karanlık kucak kucağadır hele bir de ayrıysa, gece uzadıkça uzar, ay çıkar, döner durur başında, yıldızlar birer birer söner bir kandile üflüyormuşçasına, geriye bir tek beklemek kalır, bütün bu sıkıntılı günlerin geçeceği hayaliyle beklemek. Zaten bekleyemiyorsa insan yapacağı başka bir şey de yok demektir karanlığa gömülüp kaybolmaktan başka. Bütün bu ihtimaller dışında hep iyi bir ihtimal olabileceğine dair ümit beslemeli, yazdıklarıyla mutlu kılabileceğini de hayal etmeli hatta.

Bütün bu yazılanlar haricinde güzel şeyler yazmak isterdim sana tüm kalbimle. Seni mutlu kılacak ne varsa hepsini yazmak bir anda. Fakat neylersin ki bunu başarmama imkan yok henüz. Oldukça soyut kalıyor yazdıklarım duyguyu aktarmakta. Hele bir muska gibi sana şans getirme iddiasında bulunması, olsa olsa bir ütopya olur. Ama yine de iri, kara tespihli üfürükçü bir hocanın yazabileceklerinden çok daha güzel olabilir. Buradaki kelimelerin bir çoğu belki daha önce hiç hissetmediklerini hissettirme şerefine de nail olabilir. Bu da kâfi benim için.

En güzel, en sihirli sözcükleri bir araya getirmek isterdim senin için en başından beri söylediğim gibi. İşte burada yine büyük usta diyor ya ”…en güzel söz, henüz yazılmamış sözdür.” diye… Ben de tam bunu anlatmak istiyorum aslında:

”En güzel söz henüz yazamadığım sözdür sana.”

9 yorum :

Adsız dedi ki...

Appreciate the recommendation. Will try it out.

Have a look at my web blog :: check my Blog

huzur dedi ki...

"Dugumlere ufleyen kadinlar"dan bir bolum okur gibi oldum. Umarim nefesin de sozlerin de hakeden bir yurege dua misali her daim mutluluk ufler.

Adsız dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
Adsız dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
Adsız dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
fatih amorf dedi ki...

Huzurcuğum çok teşekkür ederim güzel yorumun için. parça parçaydı paragraflarım lego gibi oynadım yazdıktan sonra sonucunda bu çıktı işte. kitap kurgusu gibi hissettiğine göre de başarılı birleştirmişim. çocukken çok lego oynardım o yüzden :)

güzel temennin için de ancak umarım diyebiliyorum. Çünkü geleceği kimse kestiremiyor, ama aksine haftalar aylar sonrasına planlar yapıyoruz. O yüzden bu güzel planlara şimdiden bakıp pozitif olması için umuyorum...

gay werther dedi ki...

o zaman bu yazıyı kendime armağan ediyorum :) kalemine ve yüreğine sağlık pıtırcık :D edebi anlamdaki eleştirilerimi ayrıca sana yapacağım :D
kendine dikkat et öpüldün kocaman :*

Adsız dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
fatih amorf dedi ki...

Werther'im teşekkür ederim. Eleştirine de açığım her zaman beklerim, sevinirim. Kendine iyi davran vakit ayır ve mutlu ol sen de öpüldün. Daha sık yorumlaşmak dileğiyle ;)

Blogger Witget