26 Eki 2012

Salıncakta Zaman





Hayat, bir salıncakta sallanmak gibidir. Bizi sallayan zamanın elidir; kimi zaman uçurur bulutların üstüne, kimi zaman acımasızca sokar yerin dibine. (acaba biz o durumdayken kötü kız kahkahası da atıyor mudur bilmem) Neyse ilk bindiğimizde hiç böyle değildi. :Ayaklarımız dahi ermiyordu emin ve güvende olacağımız zemine. Ama sallanmakta emindik, düşme endişesi germiyordu. (sonra annemiz düşcen dedim dedim bak gördün ne oldu naralarıyla arkamızdan gelmiştir hep)

Aslında ilk bindiğimizde o fevri bencil kibrimizden arınıp annemizin sallamasına izin verdiğimizde sallayan elin neler yapabileceğini biliyorduk, çünkü zamanın eli gibi nankör değildi bu sahibe. Anne eline güveniyorduk. Haklıydı da…

 

Anne eli asla zamanınkine benzemiyordu. Onunla beraber yavaşça sallanıyordu. Salıncak ile anneminki arasında gizemli bir ahenk vardı. İşte o ahenkle uçtuğumuz zannediyorduk ya..(ne kadar aptalmışız yahuu :P) zaman ise aksine darbesini vurup sallanmamızı izliyordu(!)

 

İlk evrelerdi bunlar çabuk geçecekti. Güvendiğimiz anne eli de bu hayattan göçecekti. O da zamanın nankör kollarına bırakacaktı, ama tek farkla artık ayaklarımız yere basacaktı.( b*k varmış gibi) gerçi o da yaramayacaktı. Zaman bu ayaklarımızı da bağlayacaktı. (ne zamanmış kardeşim diyenlerin sesi geliyor sanki ) gözlerimizi ve ellerimizi bağlayıp gerektiğinde kulaklarımızı da tıkayacaktı. ( bak hele sen şu köftehora)

Ne de olsa dünya zamanın evi, bize her zaman misafirperver davranacak değildi.

Tam ayaklarımız basıyor diyecektik sonunda kendimiz sallanabilecektik ama yine de o ilklerdeki elin bir elin bizi sallamasını isteyecektik…

Uçma evremizdi ne de olsa artık tekiz. Daha zamanın diğer yüzünün farkına varmadığımız pembe dünyamızdayız. Ayaklarımızla uçuruyorduk kendimizi tabakhaneye b*k yetiştirir gibi.

 

Bu salıncağa yeni kişilerde katılacaktı, Zamanla aramızda bir yer açılacaktı. Bu evrede yere düşüp yaralanacaktık, ama tekrar uçma kuvvetini bulacaktık. Tekrar… Tekrar…

Her zaman bizim için son olsa da zamanla kafa kafaya sallanırken yine aramıza bir kişilik yer açılacaktı. Bu evrenin gereği bu olacaktı.

Artık hızla bulutlara uçmaktan yavaşlıyorduk.(Felixvari yükseklerden inip totomuzun üstüne oturacaktık ) durup yerde kendi çevremizde sallanacaktık. Zamanın, ilk evrelerindekilerden farkını anlayacaktık. Kendimiz olgun olacaktık ama ufak dertlerimizde boğulacaktık. Eskisi gibi tekrarlanacağını bile bile başlayamayacaktık. Ayaklarımız yerde sağlamlaşacaktı.

Bu evre uzayacaktı, kendiliğimize varamadan bitecekti. Kafayı kaldırıp zamanla kafa kafaya gelmek, aynı salıncakta tekrar sallanabilmek, eskisi gibi tekrar uçabilmek için tekrar güç bulabilmek süreyi uzatacaktı elbette. Ama zaman bize bitmeyenin olmadığını da öğretmişti. Farkındaydık… Bitecek…

Son evre… Son dönemeç… Son… Son…

Salıncakta durmaktan başka yapacağının olmadığı, zamanın bizimle uğraşmasına gerek kalmadığı, çünkü insanın kendisini deşmekten alamadığı hazin bir zaman. Diğer zamanlara inatla hazan. Biliniyordu sona varıldığı. Biliniyordu hayattan koparılacağı. İlk evredeki parçasını sallarken ondan uzaklaştırılacağı anı, eskiye özlemle sağanağı başlatıp uzağa kanat çırpışını… Öğrendikleriyle, öğrettikleriyle var olarak yok olacağını. Salıncaktan inip rahata varacağının farkındaydı. Ve sonu o da tadacaktı sonralara miras bırakarak…

Son…

 

4 yorum :

BaL dedi ki...

kalemine sağlık, devam etmeni temenni ederim(:

fatih amorf dedi ki...

çok teşekkür ederim bloguma yaptığın ilk yorum için... ilk yorum Bal'dan tatlıdır ;)

iyi dileklerin için de ayrıca teşekkür ederim, beni yorumlarından mahrum bırakmazsan sevinirim :)

Unknown dedi ki...

hayat bazen mağazadan alınan bir ceket gibidir.. Isıtır seni, kararsızlıktan kurtarır, neşe verir belki. Ama tuhafı ceketi almadan önce de yaşıyorsun, yani üşüyorsun, kararsızsın ve mutsuzsun belki..

fatih amorf dedi ki...

güzel bir söz var bununla ilgili... hayat çatlak bir bardaktaki su gibi yaşasan da yaşamasan da biticek. insan hayatı nasıl yaşayacağını kendisi seçer. ister kararsızlıklar arasında kalıp seyirci konumunda ister seçimini yapıp rolünü kabul eder.

Blogger Witget