27 Haz 2013

21. Oldu, ama Benim Yaşadıklarıma Gel...



Selam canlarım. Buraya ne zamandır günlük dilde bir şeyler karalamadığımı fark ettim gerçi uzun süredir edebi şeyler de yazamıyorum orası da ayrı bi mesele neyse. Konumuza gelelim fazla uzatmadan.

Malumunuz Haziran ayının son haftası onurlu haftamızdır tüm gökkuşağı çocukları olarak. Değineceğim konuyu az çok kestirmişsinizdir. Bu pazar akşam 17.00 sularında İstanbul'da  başta insanlık onuru için yürüyüş olacak. Ben bu yürüyüşü blog açmadan önce de takip eden ve medyada görünmese de elimden geldiğince dinlediğimden ayrıntılarıyla bilen birisiyim diyebilir. Keza İstanbulu zerre kadar bilmeyen ben için ayrıntılar ne kadar gerçekçidir tartışılır, ama konumuz bu değil şimdi.


Senelerdir takip ettiğim bu olaya üniversiteyi kazandığım zamanlarda da gidebilme, orada düdük çalıp o devasa bayrağın altındaki sıcaklığı yaşama hayalini eklemiştim. Bu hayali hala gerçekleştiremedim(!) Ya bi sınavlar ya bi akraba düğünü zırt pırt pranga oldu bana. Bu sene için planlarımı önceden ayarladım ailemle konuştum davetiye geldi mi benim icabet etmemi gerektirecek yakınlıkta diye kolaçan etmeye başlamıştım etrafı hafiften. Benim dışımda olayların bana engel olmayacağını farkedince  kendime bi kumbara ayarladım ve birikime başladım. (öğrenciyiz, açız lol)Günler daha da yaklaşınca ertelediğim İstanbu'da konaklama sorunumu çözmeye çabaladım her yere haber salarak. Aklımda garanti diye düşündüğüm ya da iki niyaza hallettirebileceğimi düşündüğüm bana yardım ve yataklık yapabilecek potansiyeldeki kişilerle iletişime geçtim, ama onlarda pek o isteği göremeyince kendimi sifonu çektiğin halde gidemeyen ve suyun etkisiyle bilinçsizce savrulan bok gibi hissettim. Bu arada ailemle de konuşmalarım devam ediyordu. Annem kalacak yer bulursan arkadaşın vs git canım oğluşum kaç senedir memlekete geliyorsun yazları İzmir dışına çık dedi. Yani demedi de benim aklımdaki cümleler buydu o da onay verir konuşunca demiş olmuştu bence. Tek sorun kalacak yer gibi görünüyordu şimdi ve yürüyüşe 2 hafta filan kalmıştı sosyal medyadan haberleri ve takvimi filan incelerken bi an Kaan'ın blokunda kalacak yerle ilgili yardımcı olacağı ibaresini okudum. Bi aydınlanma bi havai fişek efekti oluştu odamda.  Okuduğum gibi yorumu yaptım ve bu yazı yürüyüşe son hafta kala oldu bu da benim kalacak yerle ilgili umutlarımın artık sersefil dalgalanan bokluktan halliceydi. Yoruma abanıp iletişime geçme çabaları derken ertesi gün evden bi telefon ben arayacaktım onlar aradı ki onların aradığı tarihler bellidir bu arayış beni tedirgin etti ilk gördüğümde. Hissiyatlı birisi olmak bu konularda hiç iyi bir şey değil tüm konuşmanız algınız değişiyor bi sebep yokken. Ki hislerimde de yanılmadığımı telefon konuşmasında anladım. İstanbul konusunda kaçmalar kelime oyunları aşırı hal hatır sormalar hatta benden geçip ev arkadaşlarıma varınca olay dayanamadım ben açtım konuyu ve anlattım böyle böyle kalacak bi yer buldum diye sesimdeki enerjik tonla. Bunu duyan annemdeki tepki telefonu babana veriyorum oldu ve babamın ağzından çıkan tel kelime gitmeni istemiyorum Amorf oldu. Nedenini filan sorguladım elbette ağzım boş durmaz benim bilen bilir. Aynı teraneler etrafında dönünce konuşma babamdan tekrar gitmeni istemiyorum + o kadar nidası gelince ben peki diyebildim sadece. Çünkü babam gitme dese ben inat eder bi şeyler yaparım bunu bilirler de. Ama konu istemiyorum olunca bende cevaplar tıkanıyor "peki" leyen bi moda bağlıyorum isteksiz. Bu telefon konuşmasından sonra kalacak yerim vardı ama İstanbul'a gitmek için finansmanımı kaybetmiştim. Havai fişekli bok modundan tekrar pervasızca süzülür oldum esanslı suda. Bu telefon konuşmasının ilginç yanı da sadece İstanbul'a gitmeni istemiyoruz İzmirde gez sınavların bitince gelme istersen hemen diye bi ayrıntı da geçti. Bi kaç senedir İzmir dışına çıkmadığımı söylediğimde. Keza İstanbul planı netleşmeden önce arkadaşlarımla Kuşadası planım da vardı, ama ben İstanbul istiyordum deli gibi ağız dolusu tezahürat yapmak istiyordum. istiyordum da istiyordum işte.


İstanbul planı istekte kalınca ben de Kuşadası planına katılayım bari dedim. Bir de ne göreyim ben Kuşadasındayken İzmirde de Onur yürüyüşü olacakmış hem de ben Ada'dan İzmir'e dönüş yolundayken al sana bi sifon çekmelik neden.  Spontane yaşayan bir adamım zaten bi kaç plan yapayım dedim neden böyle arapsaçı düğümlerin elimde kalmasıyla sonuçlanır ki.

Yazar burada demek istiyor ki, İstanbuldaki yürüyüşe katılamayıp Kuşadasına giden karakter elinin altındaki -küçük çapta da olsa- onurlu yürüyüşün verdiği coşkudan mahrum kalmıştır. Sonuç olarak bu cumartesi Kuşadasına kadın arkadaşlarımla kalmalı ve bol bol yüzmeli stres atmaya gidiyorum. Onurumuzu böyle yaşatacağım... Sizden tek dileğim benim için bol bol tezahürat yapın bi nefes de benim için üfleyin düdüğe.

Not olarak da belirteyim benim gibi İstanbuldaki yürüyüşe herhangi sebepten ötürü gidemeyecek ve İzmirde ya da çevresinde konaklayan arkadaşlar buradaki yürüyüşe katılım gösterebilirsiniz. Bir de biraz geç haber vermiş olsam da Pembe-Siyah Üçgen derneği yanlış anlamadıysam başka bi eylem grubuyla İstanbul'a araba kaldırıyorlarmış iletişim için hala geç mi pek bilgim yok ama son dakikaya bırakan birileri varsa eğer benim gibi şansınızı zorlayın anacım.

Buraya daha neşeli şeyler yazma planım vardı, ama böyle bi durum geçince başımdan ve blokumdaki iç dökme eksiğini gidermek adına bu olaya öncelik tanıdım. Bol lezli bi tatil kaçamağının ayrıntılarını yakın bi tarihte bu blokta bulacaksınız takipte kalın şekerler...
Bu arada unutmadan da söylemek istiyorum yürüyüş için yaptığım birikimle Dan Brown'un Cehennem isimli kitabını aldım dün geldi kitabım ve bu yazıyı yayınladıktan sonra ona başlayacağım. İstemediğim şekilde gidince işler kendimi şımartmayı seviyorum.

 
 
DN: Eğer İzmir'deki yürüyüşe katılmak isteyen arkadaşlar için facebooktaki bu etkinlik yardımcı olur diye düşünüyorum. Bi arkadaşa ihtiyacınız yok oraya gidin ve bir kişinin katacağı kalabalığa şahit olun. Bilgilendirme içn tıkla 
 
 


Hiç yorum yok :

Blogger Witget