12 Ara 2012

Bilmeyecekler


Her ne kadar gecenin beni tetiklemesinden nefret etsem de… Sabaha karşı aydınlanmaya yüz tutmuşken gece ben yine kalemin başındayım… Bir kalem edasıyla sarıldığım teknolojik kıvrımlar vasıtasıyla dökülüyor kelimelerim.

Hiç kimsenin okuyamayacağını bile bile yazmak… Yalnızca çaresizlik olarak tanımlanabilir sanırım.
Gece ilerliyor keyfim kaçık çayım soğuk ve açım yine…
Sabah neyin veya nelerin beni beklediğini bilsem de bildiklerim beni korkutsa da az çok. Üzerine üzerine gitmek zorunda olmam beni bitiriyor, aslında ben bu satırları dökerken kimse bilmese de yanıyor içimde bir yerler…

Ki bunu da nasılsa hiç kimse bilmeyecek.
 

Keyifli insanlar tadımı kaçırıyor… Baterist vurdukça davula keyifli keyifli ritimler durdurak bilmeden eşlik ettikçe onun sırıtmasına keyfim biraz daha kaçıyor.Söylediği şarkının anlattığı acı duyguyu hiçbir hasreti ya da hiçbir çaresizliği çekmemiş olduğu suratından anlaşılan solist gülerek söyledikçe o hüzünlü şarkıyı hasretten bahsettikçe alkışlayan ellere doğru içim bir kat daha yanıyor benim…

Adaletsizliğin ve çaresizliğin tam ortasında kalmış biri olarak gözlerim kapalı yazmaktan keyif alıyorum desem sadistçe. Sanırım ortalığı karıştıracağım yine. Benim seni hatırlamam lazım biraz sana dönmem lazım, bana biraz sen lazımsın gibi geliyor… Her ne kadar içimdeki potansiyel fazla da olsa buraya mükemmel sözcükler dökmeyeceğim. Bu sefer olmaz. Ne zaman sen aklıma gelsen oturup şiir yazmaktan bıktım usandım artık çünkü.

Bu hasreti lanet dizelerime dökmeyeceğim. Kelimeleri birbirine muhteşem bir şekilde uydurmayacağım bu sefer.  Bu sefer farklı olacak kendime o acıyı yaşatmayacağım. Yazdıklarımı en baştan okuyup çaresizliğimi ne güzel anlatmışım diyip en başta ben duygulanmayacağım…  sana nasıl geri dön diyemediğimi seninle konuştukça nasıl bittiğimi… O etkileyici kelimelerle anlatmayacağım bu sefer. Gitarın tellerine biraz daha anlamsız vuracağım. Şarkılarda biraz daha az hisleneceğim mesela. Daha çok saçmalayacağım kim bilir, belki işe yarar da en azından bir seferlik seni hatırladığımda canım yanmaz…

Bir seferlik. Gözlerimi kapattığımda aklıma gelmen güzel gelirdi sevgili önceleri. Ne hallere soktun bizi ah gelip de görsen. Anılarımızı dokunulmaz kılmıştım. Senden sonra dokunmak isteyenlerin hepsine resti çekmiştim gelmeyeceğini bile bile…

Şimdi o anıların her biri zerre zerre acıtıyor içimi. O sadeliğine ne yaptığını gelip de bir görsen. Senden şimdi “o” diye bahsediyorlar. Birlikteyken liseli diye dalga geçtiğimiz kişiler sana duyduğum aşkı irdeliyorlar. Bana âşık olduklarını benimse senden vazgeçemediğimi söylüyorlar bir çırpıda. Ömrümde hiç ilgisini duymadığım adamın ağzından senin hakkında yorumlar çıkmaya başlıyor, şaşırıyorum. Bizi ne hallere soktun bir bilsen. Ne hallere düştük adam ne hallere…Senin arkandan bunların konuşmaya cüret edebileceğini bilir miydim? Senin hakkında” o” diyebilecek kadar dokunabilirler miydi bendeki hatırana? Bu kadar yakınlaşabilirler miydi kalbimdeki sana? Bu nasıl hal, bu nasıl halvettir adam? Bu nasıl kargaşadır içimde? Sahte sevdaların baş gösterdiği normal hayatlara yükselir miydim ben? Sevginin şekline kadar değiştiği bu ortamda sensiz yürümek nasıl bir şey bir bilsen…

Her şeyi geçtim seninle yaşanılan aşkın büyüklüğünü gördükten sonra basit aşkların bir tarafında olanın ben olduğunu görmek… aşkın bu kadar basitleştiği ortamların olduğunu birebir yaşamanın ne demek olduğunu gelsen de bir görsen… Nerelere düşmüş sevmek, nerelere düşürmüşler? Ne kadar aşağılarda çalışıyor burada beyinler?

Burada her şey bambaşka sevgilim bilmen gerekir. Hiçbir şey ulaşamayacağın kadar uzakta değil, acılar hat safhada herkeste.  Duygusal çöküntü yaşamakta her biri ama her biri, burada yapamayacağın tek şey dertleşmek. Çünkü kime derdini anlatsan kendi başındakinin daha büyük olduğunu söyleyip başından savıyor. Ki aslında bilirisin benim mizacımda dert yoktur her ne kadar her yerden dert gelse de sarıla sarıla başıma olgunlukla karşılayıp gerektiğince ağlarım ben… Lakin buradaki adamların sahte duyguların ardına sığındıkları gibi küçük dertleri bile dağ edip birbirleriyle dert yarıştırmak gibi bir psikopatlığı var ve şu var ki sevgilim bunlar garip gelmeye başladı artık… Ağızlarda dolanan anlık acı fışkırması sözler. Cesaretsiz ve nedensiz yapılmaktan söz edilen, beylik laflarla daha da büyütülüp daha da bir acıklı gösterilen fakat asla yapılmayan eylemler düzinesi. Ergen triplerinden kurtulamamış adamların bir numaralı tercihi olmuş sevgilim.

Ait olmadığım dünyada yapayalnız kaldım sevgilim…
Beni ne hallere düşürdüğünü gelip de bir görsen?

Kendimizi kandırmayalım sen asla gelmeyeceksin sen dahil hiç kimse de… Bunların bir zerresini dahi bilmeyecekler.

Bilmeyecekler…
 
 

5 yorum :

Adsız dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
günışığı dedi ki...

Canımın içi, hayli hırpalanmış bu can. Yaşadıkların bunlarda hayal ürünü deilse eğer bu denli çırpınmalarını görmek acı verici :(

Yaşadığın ne olursa olsun sevmişsin be arkadaş

fatih amorf dedi ki...

@gün ışığı'm hayal ürünü olup bunun kafasını yaşamayı dilerdim, ama aksine hissettiklerimden çıkmış bir yazı tamamiyle. Bunu yazdıktan sonra bir rahatlama oldu ama o denli bir acı var diyemem şu an.

Benim ne hissettiğimin bir önemi yok işte.

umuttanesi35 dedi ki...

etkilendim insanın içini titretiyor.dolu dolu bi şey yaşamısın.buda güzel en azından o duyguları içinde yaşamayan bir çok insan var.

fatih amorf dedi ki...

@Umuttane'm dolu dolu mu bilmiyorum, ama acı acı çıkartıyorum. Keşke ben de tek başıma yaşamasaydım bu içimdekileri de içimde patlamasalardı.

Blogger Witget