15 Kas 2012

Bu Beden ne Çarpışmalar Gördü...


müzik dinlerken sahip olduğumu sandığım beden

Bugün, tek amacı kulağındaki müziğin verdiği ahankle yürümek isteyen bu beden 3 defa trafik kazasına olay mahalindeyken denk geldi. ve bu ahenkle yürüyen bedenin sıradan bir bedenden farklı olduğu düşüncesine kaptırdı kendisini. Cazibe benim bedenimde müzik dinlerken ortaya çıkıyor sanırsam.

İlk rastgeldiğimi anlatacak olursam, arkadaşlarımla sabahki derse doğru giderken kampüs girişinden içeri girmeye çalışan bir motosikletli gencin koskaca kapıdan geçemeyip kapının direğine girmesi hafifi güldürücü ve düşündürücü bir durumdu. Tam o esnada çünkü ben de kapıdan geçiyordum ve onun geçmesi için yol vermiştim (aksi gerekirken) sanırım sabahları ayrı bir düşünceli, mülayim veya eblek olabiliyorum.Çocuk bu nezaketimi odunsal bir kabul edişle kapıdan geçerken bana kafasındaki kaskını sallayarak "teşekkür etti" ve o anda direğe girmesi bir oldu. Kapıdan geçen arkadaşlarım olayı görünce arkalarını döndüler ve çocukla manidar bakışmamıza tanık oldular. İlk tepkileri de saat dilimi ayırtetmeden kenafirliğini gerçekleştiriyorsun oldu. Tamam gözlerimin bu tarz marifetlerine çok defa şahit oldum, ama bu bedenin hiç mi katkısı yok bu olaylarda. Çünkü kapıdan geçmesini beklerken çarpılar direğin karşısındaki direğe dayanıp bekliyordum. Sabah uyuşukluğumla sanırım oto showroomlarındaki avrat moduna girmiş olabilirm direği görünce, hatırlamıyorum o anın şokuyla şuan. Neyse çocukla manidar (sen sus gözlerin konuşsun  modu) bakışmadan sonra kolay gelsin cınım deyip olay mahalinden etkileyici bedenimi uzaklaştırdım(yersen). Arkadaşlarıma arkadan yetiştikten sonra onların kenafirliğim, uğursuzluğum, şom ağızlılığım temalı bir kaç söylemini dinledim ve güne böyle bir olayla başlamanın şokuyla derse girdik. Aklımda çocuk o direğe nasıl çarpmayı becerebilir sorusuyla tabiki derste not tutamadım. Çıkışta tutan arkadaştan fotokopi istemeyi de eksik etmedim çalışkan olma isteğini içinde barındıran bir öğrenci olarak.




Kampüste geçirdiğim zaman zarfında yavaşla başka konuların araya girmesiyle, fotokopi koşturmasıyla ve abimle son dakika planlanan bir buluşmayla aklımdaki o malum sorudan uzaklaştım. Ta ki buluşmanın bitip eve dönüş yolunda iki tane daha kazaya şahit olana kadar. Şimdi de bu bedenin diğer verdiği hasarlara gelicek olursak.


İkinci vakamda aslında pek bana yer yoktu.  Trafik kurallarını pek bilmem lise geçmişimde tek kötü dersim trafikti diyebilirm. Bir türlü ezberleyemedim levhaları, ki ezberi kuvvetli bir öğrenciydim. Tek bildiğim erkek figürünün kullanıldığı yaya ve okul geçidi tabelalarıdır. Yani trafikte sadece karşıdan karşıya geçme hakkında fikre sahibim net olarak. İlgi alanı ya da algıda seçicilik ne derseniz artık kabulüm...Ama az çok hafızamda kalan bilgilerimle ikinci şahit olduğum kazada suçlu taraf yan koltuğunda çirkin kara kuru bir kız olan haşin Türk trafik delikanlısındaydı. Çünkü ara yolda olmasına rağmen caddeden geçen üstü uzun çubuklar yüklü kamyonete yol vermedi ve şoför kapısına geçirdi. Burada benim etkim ne diye soracak olursanız. Çarpmanın etkisiyle ani fren yapan kamyonetin üstündeki o 4 5 metrelik paketli çubuklar frenin etkisiyle kamyonetin önüne boylu boyunca uzanarak ahenkli düşüşünü ayaklarımın ucunda tamamladı. Bana doğru gelen uzun çubuklardan ürkmeyle geri doğru narin bir ceylan gibi sekmem bir oldu. Yeri gelmişken ani gelişen durumlarda reflekslerimin zamanlaması beni pek çok durumdan kurtarmıştır. Neyse ki kavga çıkıcağını umduğum bu kazada laf dalaşı ve kedi misali kabaran suçunu kabul etmeyen erkek bedenleri görülmedi. bunda o çırpı bacaklı ve kesinlikle dırdır yaparak dalyan gibi delikanlı şoförcüğümün dikkatini dağıtıp kazaya sebebiyet veren kadın ırkının bet suratlı nişanesinin olay yerinde dolanmasındandır. Ahh ahh ben olsaydım o karı bozuntusunun yerinde böyle kaza yapardı o gay olmamın yegane sebebi olan şoförcüğüm... Onun için tabelaları, tüm kuralları hatta sağımı solumu öğrenip kokpit pilotluğu bile yapardım ona. ama nerde tahtaya am çakıp satılan kadın misali o kara kuruyu yanına alırsan olacağı budur diye uzun bir içsel söylenmeden sonra daha fazla kaptırıp kendimi ah bir şey oldu mu caanım diye şoförcüğümün yanına koşmadan naçizane bedenimi olay mahalinden uzaklaştırdım.



Bu ikinci olaydaki kazanın, ani frenle ayak ucuma secde eden uzun çubukların ve yakışıklı dalyan şoförümün etkisinden kurtulamadan evime iki adım kala son kazama tanık oldum. Bu seferki nasıl gerçekleşti hemen kısaca ona odaklayayım sizi isterseniz. Çünkü uzatacak bir konu yok bu vakada sebebi dalyan diyebileceğim şoför profilinde kimse yok. Bu sefer minik çapta trafik canavarı olanların cinsiyetleri kadındı. Peki bunda benim payım ne olabilir az düşünün bi. Şaka şaka hemen anlatıyore. Kulağımdaki gay tınılarıyla sek sek sekerek çaydan geçerek edasıyla iki partlı olan evime gideceğim bir caddedeyken tek partı geçip diğerine geldiğimde kadın şoförü olan bir cip geliyordu ne hızlı ne de yavaş diyebileceğim bir yaklaşmayla. Sanırım bu hıza kadın şoför hızı diyebiliriz. Kulağımdaki tıptısla yerimde bekleyemeyip karşıya geçmeye yeltendim minik adımlarımla, ama sonrasında bu yaklaşmadan emin olamayıp geri çekildim. Böyle bir arabanın şoförü erkek olsaydı bu bana çarpabilir deyip hiç geri çekilme eğilimi göstermeden yola atabilirdim kendimi. Hatta arkasına bakmadan gaza basacağı ihtimaline karşın kucaklayıp beni hastaneye götürme ümidiyle içimi doldurup ayakla değil bacaktan girerdim yola. Lakin hayat her zaman istediğimizi vermiyor işte bize... Bu git-gelden kafası karışan dişi ırkın en kararsız ferdi de ne halt yiyeceğini bilemedi. Cem Yılmaz'ın da dediği gibi altındaki arabaya hakkını vermeyen gereksiz bir dur-kalk yaparak yolun boşalıp çıkış sırasının kendisine geleceğini sanan bisikletli ergenimizin kendisine bodoslama dalışına neden oldu. Bugünkü şahit olduğum kazaların verdiği tecrübeyle en absürdü olan bu kazaya mimiklerim tepkisiz kalamadı ve sert çıkışlı kahkahayla karşılık verdim o " ne oldu ayol " diye bakışlara. Sonradan bu veridğim tepkinin pek etik bir davranış olmadığını düşünerekten ağzımı kapatıp sessiz gülüşüme devam ettim ve apartmanımın kapısına geldim. Böylelikle kazalar açısından bol olan günü evime girerek sonlandırmış oldum.


Bu yazıyı yazarken farkettim de benim gibi meraklı bir kişilik nasıl oldu da bu şahit olduğu kazaların sonrasında ne olacak diye saatlerce ayakta kıpırdamadan ve göz kırpmadan meraklı kalabalığı oynamadı. Şaşırdım kendime şu an. Sanırım hepsinde bedenimdeki suçluluk duygusunun verdiği atik ve sinsi uzaklaşmayla olay mahalinden ardıma bakmadan gidişimden dolayıdır diye düşünüyorum. Bir dipnot olarak da bunu belirtmek istedim.
biliyorum temayla alakasız ama tatlı son olsun diye eklemek istedim :)

14 yorum :

umuttanesi35 dedi ki...

Bence sende arıza var fazla gezinme sokaklarda insanlara kaza yaptırıyosun ya cazibe yada mazineden

Ogaybende dedi ki...

son kazaya sen sebep olmuşsun resmen :P gözlerimin önüne yaşanan çok kötü bir kaza anım var benimde bir kaç saat gözümün önünde tekrarlanıp durmuştu o sahne ://

fatih amorf dedi ki...

ben de aynısını düşünüp fazla dolanmadan eve gitmek istemiştim sadece, ama başıma bunlar geldi işte. bu arada bence cazibeden elbette :P

fatih amorf dedi ki...

benim de başıma gelenlerin hepsi yazımdaki kadar eğlenceli gelişmedi elbette. bu yorumu yazarken düşündüm de meğersem ben ne çok kazaya tanık olmuşum, kendimden korktum süpaneke dinimiz amin :P

günışığı dedi ki...

İlk kaza anlaşıldı... İkinci kaza ilk kazadaki Mistik (odun)(Mahl,) Şöförümüzün yüzünden yapıldı. 3.cü kaza kesinlikle cenabet çıkmışsın kuzum evden:) Takıldığım tek nokta motosikletlinin nekadar yakışıklı olduğu ;)

DipNot; Sendeki kaşlar bende de olaydı vayyyyyyy:))))

fatih amorf dedi ki...

cınım sende kazalar karıştı sanırım. ilk kazadaki motorsikletlinin yakışıklılığından söz etmedim ki orda kendimi övdüm azcık. ikinci kazadaki şoförde benim gözüm. yakışıklı statüsünde ikinci kazanın şoförü var yani ;)
dipnotu okuyunca bir oynama, iki gerdan kırma gelmedi değil hani :)

ah bi deli olsam dedi ki...

ohaaa resmen arkadaşlarına katılmadan geçemeyeceğim bu kadarı tesadüf olamaz aman allahım yoksa yoksa...:P

bir de sevgili amorfcuğum bir eleştiri getirmeye izin vardır sanıyorum blogun için(yazar burda gelebilecek çemkirikleri savuşturma çabası içerisinde kıvranmaktadır:P) ben şu siyah blogları sevemiyorum okuyunca gölzerim tavuk karası gibin bişey oluyor göremiyorum belli bir süre etrafı seni arada okuyup devamlı olarak takip edemeyişimin de en büyük ve en saçma açıklaması da budur yani:P senden ricam rengi değiştirebilir misindir, umarım patavatsızlık olarak algılamamışsındır saygılar:))(yazar burda yiyeceği dayağın farkındadır kendisiyle dalga geçerek etkisini hafifletmeye çalışmaktadır:P)

Unknown dedi ki...

Evden çıkma diye boşuna demiyoruz işte... :)

bir de neden bize hiç böyle yakışıklı motosikletliler denk gelmiyor diye düşünmeden edemedim yani..

fatih amorf dedi ki...

yaa tamam kenafirlik gözlerime yapışmış bir özellik oldu ama yazımda da dediğim gibi bu bedenin heç mi hüneri yok :P

bu arada açıklaman saçma değil, katılıyorum ben de aslında bu fonu geçiçi kullanıyorum. güzel şablonlar buldum ama yükleme kısmını beceremediğim için bir de bloggerın verdiği blog şablonlarını pek sevemediğim için sade olsun siyah olsun diyerekten geçiçi olarak bunu seçtim. bunu da yazılarımın berraklığı ve konularımın renkliliği ile gözardı eddirmeye çalışıyorum ki pek becerememişim de onu :(

Yanisi bu tema işini daha fazla ötelemeden halletmenin zamanı gelmiş diye düşünüyorum ve bu eleştiri zaten aklımdaydı uygulanışını hızlandıracağım ;) ben o kadar sert bir kişilik değilim ki eleştirilere açığım, severim de. eleştirini dile getiren mizahına sağlık :)

fatih amorf dedi ki...

başka.. ;) elinizden gelse çarşafa kapatıp gözlerime de perde indireceksiniz bayım.. :)

işte o yakışıklı potansiyeli bizim kampüsün tek güzel yanı diyebilirim

Kelimelere Sadakat Enstitüsü dedi ki...

Anam bir kurşun döktür sen ya bu ne böyle bebeğim bir gün valla küt diye gidersin yaş tahtaya mucckk ( bu tahtaya vurduktan sonraki dudaktan çıkarılan ses benzedi mi bilemedim)
En çok ta ne hoşuma gitti biliyor musun şu yüzündeki ne oldu ayal ifadesi:) ayrıca sondaki resmi de iyi ki koymuşssun gözüm gönlüm açıldı.Kendine çok iyi bak dikkat et :) Amorf ismine de ayrı bir sempatim var :)

fatih amorf dedi ki...

o parantez içindeki öpücük açıklamasını okumasaydım daha iyi hissettircekti bu yorum bana kendimi :)

Bir iki dua bileniniz varsa hayrına okuyun beni zaten pek makbule geçer.. sağ ol iyi dileklerin için, sen de kendine mukayet ol havalar soğudu caanım ;)

Bir ara oayrı sempatini irdelemek isterim yanisi..

Kelimelere Sadakat Enstitüsü dedi ki...

Öpücük detayı çok saçma gereksiz olmuş salla :)


Amorf çok hoş geliyor kulağa sanırım bu yüzdenn

fatih amorf dedi ki...

teşekkür ederim. bundan sonra amorfuz bakalım :)

Blogger Witget