20 Kas 2012

Babe Bean



Bugün günlerden 20 Kasım Dünya Transgender Günü olduğundan mütevellit okuduğum trans deneyimlerin anlatıldığı kitaptan örnekler paylaşmak için bu yazıyı kaleme almak istedim.


Öncelikle bilinen ilk trans erkek deneyimini paylaşmak isterim. Bu deneyime her ne kadar trans desek de bir ameliyat söz konusu değildir, aklınızda öyle bir olay canlanıyorsa ondan kurtulun ve anlatacaklarıma odaklanın. Gerçi ameliyat şart mı değil mi orası da ayrı bir konu ki trans deneyim kitabına bu örneği aldıklarına göre öyle bir zorunluluğun olmadığını gösterir. Çünkü sözlüklerde de geçtiği gibi trans kendinden geçme, içinde bulunduğu ortamdan sıyrılma, kısacası ruhla ilgili anlamları varken neden dışsal bir şeyler beklenilsin ki. O yüzden bu ilk trans erkek deneyiminde de öyle bir zorunluluktan sıyrılma vardır.

Bu ilk deneyimin ismi Jack Bee Garland' dır. Nam-ı diğer Babe Bean. Bu kahramanımız cinsiyet, sınıf ve coğrafya sınırlarını aşan, pek çok cephede öncü biriydi. 1869'da San Fransisco'da doğmuştur. Babası üst rütbeli bir subaydır.Ailesinin zoruyla rahibe okuluna gider, ama akrabasıyla evlenip o okuldan kurtulur. Evliliğini de hemen bitirir.Okuldan ayrıldığında erkek kıyafetleri giymeye başlar ve bir çok yerde değişik işler yapmıştır.California'da erkek kılığına giridği için tutuklanır. Bu durumdan dilsiz olduğunu söyleyerek gerçek adını bir kağıda Babe Bean olarak yazar. Sonrasında erkek kıyafeti giyme özgürlüğünden yararlanmak isteyen bir kadın örgütünün direnişleri sonucunda serbest bırakılır.Ailesinden uzakta tekne-evde yaşamaya başlar ve bir yandan da The Stockton Evening Mail'de gazete muhabiri olarak işe alınır. Bu pozisyon sayesinde cinsiyeti daha fazla merak konusu olmaya başlamıştır. Basın "gizemli kız-oğlan, erkek-kadın" gibi yaftalar arayışına sokmuştur kendisini.(çok gerekliymiş gibisine)Amerika-İspanya savaşlarının olduğu dönemlerde Filipinlere gider.Oradayken biyolojik olarak kadın olduğunu gizleyemez her ne kadar erkek takma isimlerini kullansa da. Ama bir şekilde orada yeni işler bulur tercümanlık filan yaparak geçimini sağlar.Askerlik hizmeti hakkında ise net bir bilgi bulunmamakta. Garland'a genelde butch lezbiyen gözüyle bakılmaktaydı, ama Garlan'ın görünürde kadınlara karşı romantik bir ilgisi olmamıştır. Erkeklerle arkadaşlık etmeyi tercih etmiştir, hatta bazı görüşlerinde ileri giderek kadınların oy kullanma hakkına karşı çıkmıştır. Filipinlerden tekrar San Fransisco'ya geri döner. Yine erkek kıyafeti giymeye devam eder1906 Depreminde Kızıl Haç'a katılarak hemşirelik görevinde bulunmuştur. Bu zamanlarda erkek olarak görünmek için ayrı çaba göstermiştir. 30 yıl evsiz erkeklere hizmet eden bir kurumda çalışmıştır. Bu demek olmasın ki Garland'ın homoerotik bir ilişkisi olmuştur. Aksine kahramanımızın o tarz ilişkilerine dair bir delil yoktur. 1936'da ülserden vefat ettiğinde biyolojik kimliği otopsi ile açıklanır. Ölümünün ardından her erkek sayıan bir kadın hem de bir trans-erkek olarak değerlendirilmiştir.

1970'lerin sonlarında The San Fransisco G&L Project onun hakkındaki bir slayt gösterisinde kendini kadın olarak tanımlayan ve erkeklerin erişebildiği fırsatlara sahip olabilmek adına kılık değiştiren butch kadınlar geleneğine sokmuştur. Ama 1990 yılında çıkan From Female to Male(FTM) adlı kitapta Garland'ın trans erkek ayrıca muhtemelen gey olduğunu iddia edilmiştir.
Onun bir erkek gibi yaşamak istemesinin sebepleri yalnızca topluun kadınlardan beklediği giyinme şeklinden duyduğu hoşnutsuzluktan daha karmaşıktır!
Bu hikayede kimliklerin zaman içerisinde anlaşılmasının nasıl değişimler gösterdiğini görürüz.Bugünkü bakışımızla Garland'ın kendini nasıl tanımlayacağını kestirmek imkansızdır... Gerekli mi diye sorarsanız cevabım belli.

Dipnot: Yazının başında  örnekler paylaşacağım diye giriş yapmıştım, fakat gördüm ki tek örnek verirken bile ayrıntıları atlayamamamdan ötürü uzatıverdim. Bu durumu görünce de diğer ilgimi çeken örnek veya örnekleri diğer postlarımda sizinle paylaşmayı düşünüyorum. O yüzden şimdilik bu örnek günün anlam ve önemine değinemk istedim.

Dipnot: Başta Türkiye'deki öldürülen, hakarete uğrayan, evleri mühürlenen, kış mevsiminde sokakta kıyafetlerini dahi almalarına izin verilmeden bırakılan (vs.) trans arkadaşlarımızın günlerini kutlarım ve nefret cinayeti kurbanlarını da bu yazı vasıtasıyla anmak isterim.


2 yorum :

umuttanesi35 dedi ki...

güzel bi yazı olmuş aydınlatıcı bilmediğim şeyleri öğrendim sayende teşekkürler.

fatih amorf dedi ki...

beğendiğine sevindim umutum taneciğim :) ben de bu hikayeleri anlatan bir kitap var da içinde nice öyküler var bilsen..

Blogger Witget