Bir çok dilde aynı sözcükle ifade edilmesine karşın
Türkçede “aşk” ve “sevgi” diye iki ayrı sözcüğümüzün olması ne güzel! Bunlar
aynı kavramlar değil çünkü. Sevgi, annemize, babamıza, oğlumuza, kızımıza,
kardeşlerimize karşı duyduğumuzdur. Onlara âşık olduğumuzu söylemeyiz. Sevgidir
bu, katıksız, katışıksız. Âşık olduğumuz kişiyi de seviyoruz; ne fark var
arada, diyor musunuz? Âşık olduğumuz da en çok sevdiğimiz kişi değil midir?
Âşık olmak, sevmenin bir ileri boyutu sayılmaz mı? Aşkın tanımı, bütün
kalbimizle sevmek, varlığımızı adayacak kadar sevmek değil mi? Böyle sorular
geliyor mu aklınıza?
Aşk ile sevgi arasında bir akrabalık vardır var
olmasına; ama aralarında müthiş bir şiddet farkı da vardır. Sevgi hayvan
olsaydı yumuşak tüylü, sokulgan bir kedi olabilirdi; aşk ise yırtıcıdır. Hayvan
olsa panter, kaplan, aslan olabilir ancak. Sevgi bitki olsa alçakgönüllü bir
papatya, bir dağ lalesi, bir kır menekşesi olabilir. Aşk ise ya ısırgandır ya
da kaktüs. İçki olsa sevgi, yumuşak bir içki olur. Bayramlarda kahvenin yanında
ikram edilen likör olur sözgelimi ya da kutlamalarda patlatılan şampanya. Aşkın
içki hali ise vurdu mu deviren türden olsa gerek. Ya rakı ya tekila ya viski.
Renk karşılıklarını da düşünelim mi? Sevgi ya uçuk mavidir ya tozpembe. Aşk?
Aşkın tek rengi vardır: Kan kırmızı.
“Seversin alamazsın aşk olur.” demiş Âşık Veysel,
öyle midir gerçekten? Öyle sayılır. Aşk bencildir. İlle de kavuşmak ister.
“Benim olmazsa toprağın olsun.” yalnız eski Yeşilçam filmlerinden duyduğumuz
bir replik değil ki! Hayatta da karşılığı var. Gazetelerin üçüncü sayfa
haberlerinin çoğu aşk cinayeti haberi değil mi? Demek ki aşkın cinayeti de var.
Peki, “sevgi cinayeti” diye bir cinayet türünü duyan var mı? Hayır, değil mi?
Sevgi öldürmez çünkü. Sevgi bakar, kollar, korur. Öldüren aşktır.
İkisi de biter, bitebilir. Çok sevdiğiniz birinin
tek bir sözü yaralamışsa sizi artık onu sevmez olabilirsiniz. Bir tel kopmuştur
içinizde, bir çiçek boynunu büküp solmaya durmuştur. Aşk da biter. Hatta belki
de bittiği için aşk olur. Sürgit devam eden aşk yoktur. O şiddette bir duygu
ömür boyu yaşanmaz çünkü. Yüksek gerilim gibi bir şeydir aşk ya da hadi
abartmayalım, cereyan çarpması gibi bir şey olduğunu söylemekle yetinelim. Ama
şiddetlidir. Kalp atışını hızlandırır; tansiyonu yükseltir; dizlerin bağını
çözer; elleri, ayakları titretir. Bir insan bu durumda kaç yıl yaşayabilir ki?
Evlilik aşkı öldürür, derler. İyi ki öldürür; yoksa bu şiddette devam eden bir
aşkın kendisi insanı tez zamanda öldürür. Evliliklerinin yirminci, otuzuncu
yılında hâlâ karısını / kocasını karşısında görünce kalbi hızla çarpmaya
başlayan, tansiyonu yükselen, dizlerinin bağı çözülen, elleri, ayakları
titremeye başlayan bir insan düşünebilir misiniz? Hangi bünye dayanır bu
şiddetteki hallere? Öyleyse aşk da biter, bitmek zorundadır. Ama aşkın bitişi,
öyle sessiz sedasız olmaz. Kırar döker biterken; yıkar yakar. Ilıman bir
sevgiye dönüştürmek hüner gerektirir. Aşkın en kolay dönüşeceği şey, kendi
zıddı; yani nefrettir.
Sevgi iyidir, aşk kötüdür mü diyorum? Hiç olur mu? İkisi
de insana özgüdür, insancadır. Bakın ne demiş Yunus Emre yüzyıllar önce.
“Aşk gelicek cümle eksikler biter
Bitmez ise ko ki kalsın n’olusar”
(Aşk gelince bütün eksikler biter, bitmezse de
kalıversin ne olacak)
“Yunus Emre insan aşkını söylemiyordu.” mu
diyorsunuz. Diyelim ki insan aşkıdır, ne olacak?
5 yorum :
Ben aşkı, sevginin özel ve tutkulu bir hâli olarak düşünürüm hep. Tabii ki aşk daha şiddetlidir diyebiliriz. Yazının bütünü güzeldi. Yalnız işte bunu ayrı bir beğendim: "Hangi bünye dayanır bu şiddetli hâllere?". Aşk bitmesin, diyenlere cevap niteliğinde bir söz bu.
Uzun bir aradan sonra yazını okumak güzeldi. Bizi böyle uzun süre yazılarından mahrum etme.Çünkü başka Amorf yok.
öncelikle yorumun için sonra da beğenin için çok teşekkür ederim. Bundan sonra elimden geldiğince bu kadar açmamaya çalışacağım arayı (umarım :D)
yazını görünce "enee bir de amorf vardı dimi" dedim kendi kendime ki bak o kadar unutturmuşsun kendini.
güzel yazı, güzel karşılaştırmalar, güzel tanımlamalar
aaaa deme öyle ama yaaa...
beğenmene sevindim, elimden geldiğince karşılıklarını bulmaya çalıştım işte.
bence arayı çok açıyorsun, bir gün bu "ara" da seni açacak dikkat et. bir vurgun gibi olmuş. okuduğuma pek mutlu oldum... güzel çıkarımlar var, güzel tanımlamalar. kısacası değerli bir yazı..
Yorum Gönder