Biraz
erken oldu farkındayım ama sana dair yazmak geldi içimden. Biliyor musun, kalbimden
sonra aklım da bölündü oda oda. Gün içinde vaktimin çoğunu geçirdiğim bir oda
var, kocaman bir salon. Orada bütün gün seninleyim sanıyorum, ama sonradan
anlıyorum bütün gün yokluğunla beraber olduğumu.
Biliyorsun, sonbaharları ölüm mevsimi olarak nitelerim ve sevmem. Bu yazıyı da sonbahar psikolojisiyle yazıyorum, zaten havalar da soğuk… Kapalı havalarda yağmur camlara çarpıyor, bazen o camlarda silüetini görüyorum, koşuyorum ama yetişemiyorum. Pencereden süzülürken yağmur damlaları, benim de gözyaşlarım süzülüyor yanaklarımdan. Bedenim titriyor, çok üşüyorum…
Gelip de beni ısıtmanı bekliyorum, unutuyorum o odada yokluğunla beraber olduğumu. Mecbur kalkıyorum yerimden, ısınmak için kalorifere sarılıyorum sanki sana sarılırmışcasına. Burnuma güzel kokular geliyor, sahi bu senin parfümün mü yoksa? Seni hiç görmedim üzerine parfüm sıkarken. Neyse, kalktığım köşeye geri dönüyorum, simsiyahlarla kaplı o soğuk duvar parçasına… Oturuyorum, yer altından sızmakta olan petrol gibi içimi sızlatan bir şey var.
Nedensizlik
kurcalıyor kafamı, bu yaşadıklarımın bir anlamı olmalı diyorum, aklım karşı
çıkıyor. Ben onunla savaşırken hava da kendini siyaha teslim ediyor.
Boğuluyorum karanlıklarda, yanımda yok... Elimi uzatıyorum boşluğa düşen elimi
yine kendim tutuyorum. Geceye akıyor yokluğunla cezalandırılmış zavallı
gözyaşlarım. Yorgun düşüyorum, çiçeklerle değil de acıyla süslenmiş hayata. Ama
asıl canımı acıtan ne biliyor musun? Tanrının, bizi farklı zamanlarda farklı
hayatlara göndermiş olması. Senin cennette, benimse hayattaki cehennemde olmam.
Fani hayatta kısacık bir hayat yaşamış olsan dahi orada mutlusundur belki. Ama
bil ki; bu fani hayatta ben her gün yokluğunla ölüyorum. Hadi ne duruyorsun,
bizi öldüren hayata kaldıralım kadehlerimizi! Kim bilir belki bu sonbahar var
oluruz...
2 yorum :
bu yazıyı okuyunca karamsar takıldığım zamanlardaki yazılar gelid aklıma. genelde belli başlı kelimeler etrafında dönüyodu yazılarım; gece karanlık duvar nem hüzün acı keder gözyaşı.. bi karamsarın anahtar kelimeleri ya da acı dolu hayatın özeti..
öncelikle yorumun için teşekkür ederim İstanbull. Senin yorumun sayesinde eskiye dönüp tekrardan okudum yazdığımı.
yorumunda haklısın, bazı konuların işlendiği yazılarda bulunması farz olan kelimeler vardır. Bence okuyana içini daha iyi yansıtabilmek adına görüntü ya da bir varsayım çizebilmek amaçlı bu tarz metaforlar kullanılıyor. Ben de okuduklarımdan feyz alarak biraz da doğaçlayarak böyle kullanagelmişim demekki. bilinçli olarak yerleştirmeye çalışınca beceremiyorum pek.
Yorum Gönder