Dışarıda hava karardı. Odanın içindeyse kısmen direnen soluk renkli bir lamba var. Bense bir koltuk üzerinde ne kadar hareketsiz kalınır konulu anlamsız ve bir o kadar da sıkıcı bir çalışma içindeyim. İçerideki duman birbiri ardına körüklenen sigaralardan mütevellit ve ben buna inat gözlerimi de hiç açmıyorum. Arkada fon müziği olarak İspanyol bir adam doğal olarak İspanyolca bir şarkı söylüyor. Ne dediğini anlamıyorken bile sevdim ben bu İspanyolu ama İspanyolca öğrenmenin yeri değil henüz. Bir şarkı İspanyolca olup içinde senin anlayacağın en ufak bir şey bulunmazken bile seni ağlatabiliyorsa durum vahim demektir. Ağlarken aynı zamanda kendi kendine konuşmaya başlamışsan durum daha da vahim demektir.
Hayatın kaçta kaçı kendi kendini kandırmalardan ibaret acaba, yüzde bu kadarında uyuyup yüzde şu kadarında yemek yerken biz yüzde kaçında kendimize yalanlar söyleyip bir yanımız yıkılırken diğer yanımız onu tutmaya çalışıyoruz? Sonra da bu tutmalar bir fayda vermeyince artık tutulan ve tutan olarak beraber aynı uçuruma yuvarlanıyoruz. Kaçımız dibini görmeye çalıştı şişelerin, içki masalarının anlamsızlığında giden sevdalara bayatlamış mezeler tadında şiirler yazdı? Hangimiz şarkılar söyledi her nakaratına elinden uçurduğu güvercinini saklayarak?
Hayat büyüdükçe acımasız, giderek daha az yanlış, daha çok
doğru götürüyor. Bazen yapılan doğrulara çok yazık oluyor. Oysa ben geride
kalanları özlüyorum. Bir küçük plastik topun peşinden koşmayı. Yara bere
içindeki zayıf ve kirli bacaklarımı, hayatın sadece oturduğumuz mahalleden
ibaret olduğunu sandığım zamanları özlüyorum. Kimseyi aldatmadığım ve kimsenin
de beni aldatmadığı zamanları…
Hayat büyüdükçe acımasız, artık bacaklarım daha kalın ve
yarasız ama daha derin yaralarım var yüreğimde ve büyüyünce geçmiyorlar. İçime
gittikçe daha çok şey saplanıyor ve bunları çekip çıkarmaya bir tane cımbız
yetmiyor.
Dışarıda hava karardı. Odanın içinde ise kısmen direnen
soluk renkli bir lamba var. Bense bir koltuk üzerinde ne kadar hareketsiz
kalınır konulu anlamsız ve bir o kadar da sıkıcı bir çalışma içindeyim.
İçerideki duman birbiri ardına körüklenen sigaralardan mütevellit ve ben buna
inat gözlerimi de hiç açmıyorum. Gözyaşlarımı görmüyorum…
5 yorum :
Abim..? Fazla mola verdik sanırım bu ara? Dertleşme vakti gelmiş.
Abim..? Fazla mola verdik sanırım bu ara? Dertleşme vakti gelmiş.
ben okurken hüzünlendim. Sen yazarken neler hissetmişsindir. eline sağlık kuzum.
... Neden bu kadar depresif bi yazı yazdın, kıyamam sana bunları sana yazdıranlar utansın. Ama açıkçası o kadar güzel yazıyosun ki bu tür yazıları... (Sanma ki bloğumu kapattığım süre okumadım yazılarını ben deniz Bal Oğlan, hala sıkı bir takipçinim)
çok teşekkür ederim Bal Oğlan'ım yaa bak senin yorumun sayesinde tekrardan blogumu açtım açmışken de karaladıklarımdan taze kan bırakayım diyorum. Ona da yorumunu beklerim ona göre ;)
Yorum Gönder