15 Eyl 2013

Uykuya Yatmadan Bi' Tutam


bu saatte siz uzanan ben ise bu hikayeyi anlatan oluyorum.

Zamanın en mahrem anına düşülecek bir dip not gibi düşüyorum şimdi ayın o kurak kasıklarına. Orada unuttuğum bir çocukluk, bitmeyen bir savaş var; sevişmelerimize dair bir kaç anı… Fahişelerin bacak aralarına sürüyorum en verimli toprakları. Şimdi çılgınca öpebilirsin beni. Yalnızlığa ilk ayak basan astronot kadar takdire şayanım artık. Yine o malum müzik çalıyor her yerde. Bu yeni bir yılın habercisi. Daha gelmeden yeni yıl, ufalanmış ekmeğimizden bir parça çalıyor yer kürenin aç meleklerine. Oysa nasıl da tutkulu bir yıl geçirmiştik. Diz kapaklarına kadar uzanan tek parça bir elbise gibi sarmıştım vücudunu. Seni her öpüşümde bana düşman kesilip, zıvanadan çıkıyordu tüm aylar. Aylar, otuz eşit parçaya bölünüyordu düş isimli hikayenin öğlen menüsünde. Ve şehrin tüm melekleri dökülen her yaprağı birer bahane sayıp bir bir sana göçüyordu. Ah nasıl bir yıldı o öyle! O yıl yapılan hiçbir çekilişte büyük ikramiye diye geçmiyordu adın. Oysa ben hiç durmadan seni kazanıyordum. Oysa hep "şanslı numaralar onda" diye anons ediliyordu bir parçası geçen yılda kalan biletim. Ben korkunç dehlizlere doğru bir yolculuk kazanmıştım. Sonra onlar geldi. Hiç tanımadığım akrabalar. Herkesi bu büyük aşktan bir parça koparmaya o kadar muhtaç sanıyordum.

İçimizdeki "arzu canavarı" durmadı hiçbir zaman ve hep yeniden, yeni bir aşka arkadan çarptık. Sakladığın adalar bir bir kaldırarak ellerini, bir bir ışığa kurban ettiler kendilerini gözlerinin yarı saydam yarı kanlı yaşında. Ve ben kafamı omzuna vurduğum her anda, yeni melekler yeni gezegenler doğdu hafızamda. Ah o ne mükemmel bir bakıştı öyle etime sapladığın. Ne mükemmel bir andı. Çok sevimli taklalar atıyorduk çıkmaz hayatlara doğru. Vücudundaki derin yarıklardan tek parça elbisene bulaşan, bana damlayan, bana küfreden ağır yaralı bir zamandı.

Ve evet, çok sonra birileri geldi bizi kurtarmaya. Ölüme bu kadar yakınken sağlanan sıcak göz teması sonrasında, Azrail’in kanımızda oluşan ılıman coğrafyaya göç etmesini yeterli bir sebep gibi görüyorduk kısık, kanlı gözlerle. Oysa ben gözümü ilk açtığımda seni görmüştüm, üzerinde diz kapaklarına kadar uzanan tek parça elbise. Allah'ın ilk emri gibi inmiştin ve aslında ilk o zaman girmiştin koynuma.

Duraktaydın, alelacele yağmuru terkine alıp da binmiştin ruhuma. Herkes "hamiledir yer verin" diyordu. Kimse görmeden beni sessizce ilk oracıkta düşürdün. Beni salkım saçak bir haftanın üzerine kırgın bir yıldırım gibi düşürdün. Bir tek çocuklar sağ şimdi, bir tek yaşlılar. Ah beni sevgilim, beni bir yaş gibi gözün uzağına düşürdün. Ve ilk o zaman yakama yapışmaya başladı bir yılın içindeki tüm haftalar. Aklımızda o düş yarığı şarampoller, aklımızda kimliksiz taklalar.

Şimdi bir ameliyat masasındayız. Üzerinde tek parça bir elbise beyaz yakalı. Şaşkınım. Şaşkınım çünkü söylediğin son sözler lâl, bir yarasa gibi emiyor kalan kanımı. Ben onunla elini tutardım. Elini titreye titreye tutardım. Hangi din anlar bizi, hangi dua paklar? Şimdi kadeh diye serum şişeleri için titriyor sol elim. Sözlerin, bilincimi kesiyor kör bir testere gibi acıtarak. Sözlerin... Doktor, uzak dur doktor "dikiş tutmaz bu yaralar."

Üzerinde tek parça bir elbise: Beyaz, yakalı...

Ameliyat masasındayız. Yani devleti kurtaramayız. Yani sakatız. Yani doktorların yardığı gövdenden tavşan çıkaramayacak kadarız.
 
En az bunun kadar tatlı uykular :)
 

6 yorum :

Adsız dedi ki...

Wooow. Just... waaooow

fatih amorf dedi ki...

Aslında objektif olmak gerekirse o kadar da değil yaa :) o saatte yazabildiğim kurgusu olmayan paragraflar var sadece biraz daha oynamalıydım üstünde, hatta daha uzundu sonlarında saçmaladığımı farkettiğimden bu kadarını yayınladım. İtiraf ettim rahatladım. Yorum için bol teşekkürler :)

Adsız dedi ki...

Ya böyle duygu yüklü yazı yazma işine ben saf yetenek diyorum. Çünkü ben yazamıyorum. Yani yazmak için ciddi ciddi duygulanmam gerekir. O yüzden bana çok güzel geliyo böyle yazılar

fatih amorf dedi ki...

Teşekkür ederim Bal'ım :))

Ogaybende dedi ki...

 O yıl yapılan hiçbir çekilişte büyük ikramiye diye geçmiyordu adın. Oysa ben hiç durmadan seni kazanıyordum. 

Toplu olarak dağınık olsada parça parça güzel ve anlamlı cümleler var tıpkı yukarıda alintiladigim gibi

fatih amorf dedi ki...

sayende tekrar okudum teee ne zamanki yazımı OGBDcim ve yine farkettim ki kurgu konusunda haklısın sanırım fazla uğraşasım gelmemiş ya da daha da bozmaktan korktum hatırlamıyorum o anki duygularımı. Ama parça parça da olsa beğenmene sevindim :)

Blogger Witget