18 May 2013


Ruhuma yolculuğum devam ederken çarpıyorum gerçeklere. Yeter bu kadar diyor yüreğim. Ve ağır yaralı kalbimle dönüyoruz yaşanılması gereken tarihe.

O an bir sokakta aşk, bir sokakta dostluk, orta yerde unutulanlar, amalaşmış kalplerde unutanlar caddesinde buluyorum kendimi. İşte burası gömülen gözler çıkmazı… Kimi sevgilinin yollarına gömülmüş kimiyse hüzünlü yalnızlık suyuyla dolu dipsiz kuyulara. "Hatıralar hatırlanmak içindir, sevgiliyse özlenmek için”  derler ya. Fakat yıllara yenilmiş anılar acı verir insana, özlemekse alışmaktır hayata. Zifiri karanlığı beyaz gecelere dönüştürmektir adeta. Arsızca göz kapaklarının verdiği mücadeledir her şeyi unutturan uykuya.

Sarp kayalıklar kadar acımasızdır vedalar. Geçmişse hasrettir diğer pencerede. Arabanın kapalı camıdır bazen de geçmiş, en rüzgar gibisinden. Ki bazen arabada dinlediğin şarkılar cam açtırır çünkü havaya ihtiyaçları vardır, camı açmalısın. Bazı melodiler rüzgarla düet yapmalı… Kederlenmektir eski tatlarda. İşte bu yazılanlardan sonra istemesem de yeniliyor benim de göz kapaklarım uykuya. Hayatın değişmez kuralıdır vedalar diyorum ve ruhumun beklentilerinden uzak yaşanılması gereken bir bugüne daha veda ediyorum…

 

Hiç yorum yok :

Blogger Witget