Manasına her zaman dikkat etmeden dilimize sakız ettiğimiz
kelimelerdendir hoşçakal. Her telefon görüşmesinden ya da her selamlaşmadan
sonra basitçe hoşçakal der vedalaşırız. ”E ne var bunda? Konuştuk görüşürüz,
hoşçakal dedik ayrıldık, ne bekliyorsun?”
Ben bir şey beklemiyorum aslında, bu kelimeyi söylerken sen
ondan bir şey bekliyorsun ama farkında değilsin… Ayrılıkta son kelime hep ne
olur? Hoşçakal. Eskiden bir kağıda yazılırdı, sonra Messenger, e-mail, sms derken
şimdi son trend WhatsApp yoluyla basitçe yazılmış bir hoşçakal her şeyi
bitiriveriyor bir çırpıda.Ayrılıyorsun, onu yarım bırakıyorsun ve hoşçakal diyorsun ondan hoşça kalmasını bekliyorsun. Hoşluk mu bıraktın insanda öyle olmasını bekliyorsun? Bitirdin, ömrünü yedin, saçlarını ağarttın, kalbini ağrıttın, bin bir dert verdin ondan sonra hoşça kal! Ayrılık yaşamış birisiyle konuşun size dert yanacak, “bir hoşçakal bile demedi.” Arkadaşım sen hoş kalacak mıydın deseydi? Bir düşün allasen kelimenin sana gelişini, dalga geçer gibi, ya ben seni ortada bırakıyorum ama sen takma hoşça kal.
Bu arada baktığım açıyı hemen değiştirebilirim: Her şey
buraya kadarmış bitti artık, hoşçakal. Birbirimizi üzdük evet ama daha fazla
yıpratma kendini lütfen hoşça kal, sen çok hoş bir insansın ve hep hoş kal. Örneklerle çoğaltabilirim ama bunları yazıyorken bir yandan
da kendimi yiyorum, yahu üzülüyorum zaten bir de o üzüntü beni maymuna
çevirmiş, daha aylarca yaratık gibi gezerim ortalıkta nasıl hoş kalayım! Yok valla siz ne düşünürsünüz bilmem ama ben bu kelimeye tek
açıdan bakıyorum ve hiç haz etmiyorum.
Ayrılıklarınızın bile daha anlamlı kelimelerle
gerçekleşeceği ilişkiler yaşamanızı diliyorum.